Hastasıyım, Eski Unvanların
Sizi bilmem, ben eski unvanları geri istiyorum.
Yeniler eğreti duruyor pozisyonların üzerinde.
İçi boş, muğlak, kişiliksiz…
Müdür demek istiyorum, bir departmanı yöneten kişiye, yönetmen de neymiş!
Formeni geri istiyorum, ekip lideri yerine
Sekreteri seviyorum asistan demektense
CEO’da neymiş, Genel Müdür varken
Sanki eleman demek daha mı iyi memurdan?
Kallavi şeflerimiz vardı eskiden şimdi yerini ne aldı, bilen var mı?
Yoksa mümessil demek demode olmak anlamına mı geliyor?
Tezgâhtarlık ayıp bir şey mi? Yok, yok, satış danışmanı demek pek havalı
Nerede postabaşılar, vardiya amirleri? Hangi unvanlar bunların muadili?
Bu unvan kıyımını yeniden yapılanma çalışmaları başlattı. Geçmişi unutturmak için yeni unvanlar icat edildi. Birçoğu oldukça zorlama. Buram buram tercüme kokuyor. Organizasyonel kavramlarla oynamak aslına bakarsanız çok riskli. İcat edenlerin dışında geniş kitlelerin algısı kaydı ve eskilerin yerini maalesef yeniler dolduramadı.
Önemli olan pozisyona ne unvan verdiğimiz değil, pozisyonun içini doldurmak. A demişsiniz B demişsiniz ne fark eder. Hiçbir işlevi yoksa aslında nafile unvan ile cilalamanın.
Yeni unvanların da içini boşaltmamıza, itibarını tüketmemize az kaldı. Bir sonraki yeniden yapılanmada sıra onlara gelecek.
Ne yazık ki, Türkçemiz’de itibarını yitirmemiş unvan kalmadı.
Henüz el atmadığımız Amerikanca’da birkaç unvan kalmış olabilir.
Vakit kaybetmeyelim. Hemen onları da ithal edelim.
Sonra da Çinceye yönelelim. Bu yeni unvan havuz bizi 10 yıl idare eder. Daha sonrası mı dediniz?
Allah Kerim, ne de olsa sırada Rusça ve Japonca var.